Kadın olmanın değerini bulduğu bir çağa uyanıyoruz.
Kadınların ezildiği bir çağdan ve kurak topraklardan dışarı adım atarken biz, bu süreci içimize bakarak canlandırabiliriz.
Bereketin kadının rahminden doğduğu, bolluk ve bereketin aslında kadına ait olduğu, kadının toprak ana gibi dönüştürücü olduğu bu sebeple kadının rahmine ekilen duyguların yani kadınını mutlu etmenin erkeğin bolluğunu belirlediği bilgileri herkese yayılıyor artık. Bu bilgiler ışığında kadınlığı ele almak, duygularımızla çalışmak eşsiz hediyeler sunabilir.
Kadınlık her gün kutlanası bir şeydir aslında… Belki dans ederek, belki şarkı söyleyerek, belki de güzel kokular sürerek …
Kabul ederek, teşekkür ederek …
Bu yazıda çok sevgili dostum Hande Akın’ın “Kadın Olmak” kitabında kendi uyanışını da temsil eden,
terapistinin 3 çarpıcı sorusuna yer vermek istiyorum:
-Anneni 3 kelimeyle nasıl tarif edersin?
-Babanı 3 kelimeyle nasıl tarif edersin?
-Sen nasıl bir kadınsın?
Özellikle bu 3 soruya odaklanıp, belki kağıt-kalem alıp cevaplamalısınız.
Belki çıplak kalacaksınız.
Çoğu zaman doğru soruları sormadığımız için gelmez cevaplar.
Cevap orada bir yerde durur , ancak bir türlü gelmez olur.
Bu sebeple bu soruların cevapları terapi seansı değerindedir.
Kitapta Hande’nin bu sorular karşısında afallaması üzerine terapist Dr. Lale kendi kadınlığını şöyle tanımlıyor:
Ben güzel bir kadınım, duygularımı çok yoğun yaşarım.
Sevgilime duygularımı ifade ederim.
Sevgilimle ilişkimde tutkuluyumdur.
Adeta bir geyşa olurum.
Cinselliğimi doyumla yaşarım.
Valâââ ! Ne güzel cevap değil mi ?