Hissettiğimiz tüm duygular bir şekilde akmak için bir yol bulmak zorundadır. Bu duyguları bastırmadan ifade etmekte büyük şifa vardır. Bir kelime olarak yada bir gözyaşı veya bir sanat olarak akmasına izin vermek bir çeşit iyileştirici iletişimdir. Örneğin insanlar asırlardır hislerini bir şarkıya dökmüş ve yok sayılan duygularını ifade etmenin sanatsal bir yolunu bulmuştur. Kimisi roman yazmış, kimisi de sadece eşine dostuna anlatmıştır.
Zamanında akmayan, ifade edilmeyen duygular daha sonra birikerek daha büyük kaoslara sebep olabilirler. Bedende çok fazla duygu tutulumu hastalık yapar. Daha önce defalarca yazdığım gibi hangi bebek duygusunu veya gözyaşını bastırır? Avazı çıktığı kadar bağıracaktır. Duyguları tutmak sonradan öğrenilen bir durumdur ve aslında hala bedeni gün içinde defalarca şoka sokan bir durumdur.
Bu konu ile ilgili daha da ilginç olan bir tespitte bulunacak olursam o da şu olur ki yangın yerine dönen duyguların ifade edildikten sonra artık bu kadar acıtmaması.
Çok ilginçtir ki duyguları doğal yollarla ifade ettikten bir gün sonra artık acıtmadığını fark ederiz hatta kendimize güleriz: Buna nasıl takıldım ? Bir gün önceki alevli gündem sakinleşmiştir.
Duyguları ifade etmek çoğunlukla boğaz çakradan akan bir enerji olarak düşünülür ancak sevdiğiniz kişinin masasına gül bırakmak da bir ifade olabilir, onun balmumu heykelini yapmak da. Bazen sözsüz iletişim daha etkili olabilir.
Duygularını bastırma alışkanlığı olan kişiler eninde sonunda anti-depresan denemek zorunda kalabilirler. Anti-depresan sizde iki şeye yol açabilir. Birincisi duyguların donması ve bir şey hissetmemek, ikincisi içinizdeki çaresiz küçük çocuğun ağlamasına izin vermek. Eğer kısaca ağlarsanız yaranıza ilgi göstermiş ve acılara akacak bir yol açmış olacaksınız.
Göz pınarları da sonuçta bir kanal yoludur.
İzlediğimiz çoğu filmde ifade edilmeyen duyguların yarattığı sıkışıklıklara şahit oluruz yada yanlış ifade edilen duygu durumların anlaşılmamasını izleriz. Doğru zamanda ifadeyi bulmanın yolu bedeni ve içgüdüleri dinlemek ve cesaretle eyleme geçmektir.
Yıllar önce bir hikaye dinlemiştim; Kocası büyük borçlarla vefat eden ünlü bir şarkıcı üç çocukla ortada kalakalmıştır. Herkes ne yapacak diye beklerken borçlu olduğu adamla konuşmaya gider. Bu borcu asla ödeyecek gücünün olmadığını, buna güç yetiremeyeceğini bütün samimiyetiyle ifade eder. Ve sonunda adam bütün borcunu siler. Peki ya acziyetini ifade etmek yerine oturduğu yerden sadece lanet etseydi ?
Başka bir ilginçlik de Şamanlardan geliyor, Rusya’da dağlarda yaşayan bir şaman bir ziyaretçinin kaldığı köy odasına gidiyor ve ona bıçakla dans sergiliyor. Ziyaretçi o kadar korkuyor ki gerçek sanıyor ve sonunda koca bir çığlık atıyor. Bu çığlıktan sonra bir de farkediyor ki tüm hastalıklar iyileşmiş. Korku da bir duygudur ve ifade edilmesi gerekir.
İfade yetisi beceri yanında her zaman cesaret ister. İfadesiz yaşam kısır döngülerin içinde takla attığımız ve daima başa döndüğümüz bir yaşamdır.
Son olarak kendinizi ifade etmek bir sanattır.
Bir kişiye bir çok şey ifade etmek istediğinizde bir randevu oluşturup zarif bir mekan seçmeyi unutmayınız. Her an sitem etmek sizi ifadesiz kılar. Doğru ifade zamanlaması ise kaderinizi dönüştürebilir.
Ben asla kendimi iyi ifade edemem derseniz görüşmeye gitmeden evvel 5000 defa Ya Vedud Musavvir çalışın. Dünya’nın en etkileyici konuşmacısı olacaksınız, (rica ederim!)
Sevgilerimle
Demet Yıldırım
Laya Holistic Terapi
Holistic Caffe
Kabataş, İstanbul
Seanslar @layaholistic
