Eski Şamanların şifa tekniklerini incelediyseniz, bazen kişiyi aklı çıkana kadar korkuturlar ve çığlıkla korku çıkarırlar.
Bu anlamsız gibi görünse de bu tekniğin bir temeli vardır.
Yaşanmış bir olay,
Altay dağlarında engelleri ve yolları aşıp iyileşmek için bir şamana giden bir kadının başına geleceklerden haberi yoktu.
Ve şaman onu bağlayıp ateşin etrafinda dans etmeye başladı.
Ve kadın korkunç bir çığlık atana kadar şaman ateşin etrafında onu bağlayıp bıçakla dans etti.
Bu deneyimde şifa arayışında olan kadın o çığlığı atana kadar bedeninin korku içinde titrediğini ve o çığlığı attıktan sonra bütün hastalıklarının iyileştiğini ifade ediyor.
Bu yaşanmışlıkta olduğu gibi, enerjimiz bedenimizde en fazla hayati tehlike yaşadığımızda üretiliyor.
Bu sebeple bedenimize sürekli ultra konfor sunduğumuzda bir zaman sonra yaşam enerjimizin çekildiğini fark ederiz ve her şey anlamsız gelmeye başlayabilir.
Aynı şekilde bir mirasa konmak kulağa harika gibi gelse de bazen ters etki yapıp hücrelerimizdeki yaşam enerjisi üretiminin ritmini bozabilir.
Ve temel ihtiyaçları başkası tarafından karşılanan insanlarda da yaşama tutunma ve mücadele gücü erken yaşta kaybolabilmektedir.
Sabahları hayatta kalmak için erken kalkmak biyolojik sistemi olumlu etkiler.
Yani çok konforlu yaşam her zaman iyi değildir.
Adrenalini açığa çıkaran, hayati tehlikesi olan doğa etkinlikleri de yaşam gücünüzü artırır. (Survive)
Yani ilk 3 çakramızı çalıştırmak için hayatta kalma mücadelemizin uyanık kalması gerekiyor.
Çok uçuk bir deneyim yaşamamıza gerek var mı ?
Daha basitçe düşünürsek okyanusta yüzmezsen ölürsün.
Öyleyse yüzmek bizi şifalandırır.
Hücrelerimiz uyanmıştır: Uyan ve beni hayatta tut komutu çalışmaktadır.
Bu hayati tehlike nedeniyle suda boğulmamak ve ormanda kaybolmamak için mücadele verir insan.
Şehirlerde enerjimizin çekilmesinin bir nedeni de sürekli bitmek bilmeyen konfor arayışımızdır.
Tabi yine de bir dengede olmalı her şey.
İnsan ne sürekli adrenalin peşinde olmalı ne de sürekli konfor arayışı içinde olmalıdır…
Bu yazının anlamı hayatımızı sadece adrenalin sporlarına adamak değildir.
Adrenalin de hormonlardan bir hormondur ve haddinden fazla çalıştığında kalbe kalsiyum gitmesini engelleyip kalp krizini tetiklemektedir.
Yoğun adrenalin/ heyecan nedeniyle kalp krizi geçiren futbolcular oldukça fazladır.
Yani ne sürekli basitlik seçmeli ne de sürekli zorluk yaratmalıyız.
Ancak Şaman’ın uyguladığı yöntem ise bir kerelik bilinçli korku alanı oluşturma tekniği !
Peki bütün şifacılar bize neden korkularımızı halının altına süpürmek yerine korku tünelinin içinden geçmeyi öğütler?
Acı çekelim diye mi ?
Korku ile mücadele edip dipdiri ayakta ve hayatta kalalım diye mi ?
Bu arada size bu yazıyı yazarken bahçeye patır kütür bir şeyler düştü.
Aklım çıktı !
Biz insan ırkı neye odaklansak onu kendimize çekiyoruz : )
Cesaretimi toplayıp bahçeye çıkıp bir bakayım :/
Resmen korku içindeyim !?
Selametle, Sevgiler,
demetyildirim.com
Özel Seanslar
05315104865